Defne’nin Kitap Sevgisini Anlatan Masal
Bir zamanlar, kitap okumayı herkesten çok seven Defne adında meraklı mı meraklı bir kız çocuğu yaşarmış. Defne’nin gözleri kitaplardan bahsedildiğinde parıldar, elleri yeni bir sayfa açacakken heyecandan titrermiş.
En büyük mutluluğu, odasının köşesindeki minik kitaplığına oturmak, renkli kapakların arasından birini seçmek ve sayfaları usulca çevirerek bambaşka dünyaların kapısını aralamakmış.
Bazı kitaplarda uçan balinalar olurmuş, bazılarında konuşan çiçekler. Defne’nin hayal gücü o kadar genişmiş ki, bir masalın ortasında kendini rüzgarla yarışırken ya da yıldızlara soru sorarken bulurmuş.
Kitap okurken zaman durur, dışarının sesi susar, sadece kelimelerin melodisi kalırmış odasında. Her akşam yatağa gitmeden önce mutlaka bir masal okur, sonra yastığına başını koyar koymaz gülümsüyerek uykuya dalarmış, çünkü o gece rüyasında yine bir hikâyenin içindeymiş gibi hissedermiş.
Bir gün yağmurlu bir öğleden sonra, Defne yeni aldığı ama henüz okumadığı bir kitabı raftan çekmiş. Tam kapağını açacakken, kitabın içinden pırıltılı bir ışık çıkmış ve Defne kendini bir anda bambaşka bir yerde bulmuş.

Burası, Kitaplar Diyarıymış.
Ama öyle sıradan bir diyar değil… Bu yerde her kitap, kapağı açıldığı anda içindeki hikâyeyi dışarıya taşırmış. Sayfalardan fırlayan kahramanlar gerçek gibi dolaşır, her köşe başı başka bir macerayı fısıldarmış.
Gökyüzünde zarif kanatlarıyla uçan ejderhalar süzülürken, kaldırım taşlarının üstünde konuşan kediler ciddi ciddi tartışırmış. Rengârenk çiçekler köklerinden ayrılıp minik ayaklarıyla yürür, şiir okuyan güller, dans eden papatyalar görürmüş Defne.
Kitaplar sokaklara taşar, masallar fısıltı gibi havada gezinirmiş. Kimi sayfaların içinden büyücüler çıkıp gökyüzüne yıldız çizer, kimi sayfalardan çıkan çocuklar salıncak kurar, şarkılar söylerlermiş.
Defne’nin gözleri hayranlıkla açılmış; nefesini tutmuş bir halde etrafı izliyormuş. Kitapların kokusu havaya karışmış, sanki her biri vanilyalı bir anı gibi sarıp sarmalıyormuş onu.

Defne şaşkındı… ama kalbi, daha önce hiç hissetmediği kadar sıcacıktı. Gözleri büyülenmiş gibi etrafı incelerken, yumuşak bir ses kulaklarında yankılandı:
— “Hoş geldin Defne… Sen kitapları sevdiğin için buraya girebildin. Ama son zamanlarda burası sessizleşti… çünkü birçok çocuk artık kitap okumuyor. Karakterler unutuldukça silikleşiyor, hikâyeler kararıyor.”
Defne’nin içi burkulmuştu. Az önce rengârenk, neşeyle dolu olan Kitaplar Diyarı, şimdi solgun bir bulutun gölgesi altındaymış gibi görünüyordu. Rafların arasında sessizce ağlayan kitaplar, yavaş yavaş saydamlaşan kahramanlar vardı.

Küçük kız yumruklarını sıktı, gözlerinde kararlı bir ışık belirdi.
— “Ben döndüğümde herkese kitapların ne kadar sihirli olduğunu anlatacağım. Söz veriyorum!” dedi.
Birden bütün kitaplar ışıldamaya başladı. Parıldayan bir kitap, sayfalarını nazikçe açarak Defne’ye yaklaştı. İçinden çıkan ışıltılı kelimeler, Defne’nin etrafında dans ederek şekillendi:
— “Sen artık bir Kitap Koruyucususun, Defne…”
O anda etraf yeniden aydınlandı ve Defne, gözlerini kırpıştırarak kendini tekrar odasında buldu. Ama her şey eskisi gibi değildi. Elinde tuttuğu kitabın kapağında daha önce olmayan küçük bir yazı belirmişti:
“Defne geçti, kitaplar gülümsedi.”
O günden sonra Defne artık sadece kitap okuyan bir çocuk değil, bir hikâye elçisiydi. Arkadaşlarına masallar anlatıyor, okulda minik bir kitap kulübü kuruyor ve her çocuğun kalbine bir hikâye tohumu ekiyordu.

Kitaplar sayesinde tanıştığı büyülü dünya, artık yalnızca onun değil; tüm çocukların hayal gücünde yaşayan, canlı bir evrendi. Defne her yeni kitapta o ilk diyara açılan kapının fısıltısını duymaya devam etti…
3 yorum
Pingback: Uyumak İstemeyen Kiki'nin Masalı - Masal Oku -Uyku Masalları
Pingback: Ateşböceği Masalı-Uyku Masalları - Uyku Getiren Masal Oku
Pingback: Renkli Adımlar Masalı: Küçük Ressam Ezra’nın Masalı