Gökyüzünü Dinleyen Çocuk Masalı: Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak diyarlardan birinde, küçük bir bir çocuk yaşarmış. Bu çocuğun adı Cem’miş.
Cem, akşamları gökyüzünü dinlemeyi çok severmiş. Diğer çocuklar oyun oynarken, Cem elinde küçük teleskopuyla gökyüzüne bakar, kulaklarını dikerek yıldızların ve ayın seslerini dinlermiş.
Cem’in babası, köyün en bilge kişilerinden biriymiş. Ona gökyüzü hakkında pek çok hikaye anlatırmış. “Gökyüzündeki her yıldızın bir hikayesi vardır,” dermiş babası. Cem, bu hikayeleri büyük bir ilgiyle dinler ve gökyüzünün seslerini anlamlandırmaya çalışırmış.
Bir akşam, Cem yine teleskopunu almış ve evlerinin bahçesine çıkmış. Gökyüzü o kadar berrakmış ki yıldızlar sanki ona el sallıyormuş. Cem, teleskopuyla en parlak yıldızlardan birine odaklanmış ve dinlemeye başlamış. Bir süre sonra, yıldızdan gelen ince bir melodi duymuş. Bu melodiyi daha önce hiç duymamış. “Acaba bu ses neyin nesi?” diye düşünmüş Cem.
Cem, melodiyi daha iyi duymak için yere yatmış, gözlerini kapamış ve tüm dikkatini seslere vermiş. Melodi, bir peri masalından çıkmış gibiymiş. Adeta yıldızlar şarkı söylüyormuş. Cem, melodiyi takip ederek bir hikaye uydurmaya başlamış:
“Bir zamanlar, Parlak Yıldız adında bir yıldız varmış. Parlak Yıldız, gökyüzündeki en parlak yıldızmış ve herkes onu çok severmiş. Ama Parlak Yıldız, diğer yıldızlardan farklıymış. O, yalnızca parlamakla kalmaz, aynı zamanda güzel şarkılar da söyler ve gökyüzündeki diğer yıldızları eğlendirirmiş.”
Cem, bu hikayeyi düşünürken uyuyakalmış. Rüyasında Parlak Yıldız’ı görmüş. Parlak Yıldız, ona gülümseyerek yaklaşmış ve demiş ki, “Merhaba Cem. Ben Parlak Yıldız. Gökyüzünde en parlak ve en neşeli yıldızım. Seninle tanışmak için sabırsızlanıyordum.”
Cem şaşkınlıkla, “Merhaba Parlak Yıldız! Seninle tanışmak ne büyük bir onur. Şarkılarını dinlemek çok hoşuma gidiyor. Bana şarkılarından birini söyleyebilir misin?” demiş.
Parlak Yıldız, nazikçe gülümsemiş ve başlamış şarkı söylemeye. Cem, bu güzel melodiyi dinlerken kendini çok mutlu hissetmiş. Şarkının sözleri, dostluk ve sevgi üzerineymiş. Cem, bu şarkıyı tüm arkadaşlarına öğretmek istemiş.
Rüyası sona erdiğinde, Cem sabah güneşiyle uyanmış. Gökyüzünün ne kadar güzel olduğunu düşünerek gülümsemiş. Hemen arkadaşlarının yanına koşmuş ve onlara Parlak Yıldız’dan bahsetmiş. “Dün gece Parlak Yıldız’la tanıştım ve onun şarkılarını dinledim. Size de öğreteceğim!” demiş heyecanla.
Arkadaşları, Cem’in bu hikayesini büyük bir ilgiyle dinlemişler. Cem, Parlak Yıldız’ın şarkısını onlara söylemiş. Çocuklar hep bir ağızdan şarkıyı söylemeye başlamışlar. Bu, köyde yeni bir gelenek haline gelmiş. Her gece, çocuklar gökyüzüne bakar ve Parlak Yıldız’ın şarkısını söylerlermiş.
Cem, artık gökyüzünü dinlemenin ne kadar özel olduğunu anlamış. Her gece farklı bir yıldızın melodisini duyar ve yeni hikayeler uydururmuş. Bu, onun hayal gücünü geliştirir ve ona farklı dünyaların kapılarını açarmış.
Günler geçtikçe, Cem’in hikayeleri köyde herkes tarafından bilinir olmuş. Herkes Cem’in hikayelerini dinlemek için sabırsızlanırmış. Cem de her gece yeni bir hikaye anlatarak onları mutlu edermiş.
Bir gece, Cem yine gökyüzünü dinlerken farklı bir ses duymuş. Bu seferki ses, bir rüzgarın fısıltısıymış. “Bu neyin sesi acaba?” diye düşünmüş. Ses, ona bir hikaye anlatıyormuş gibi gelmiş. Cem, bu sesi takip ederek yeni bir hikaye uydurmaya başlamış:
“Bir zamanlar, Rüzgar Perisi adında bir peri varmış. Rüzgar Perisi, gökyüzünde dolaşır ve yıldızların arasında dans edermiş. Onun dansı, gökyüzünü daha da güzelleştirirmiş. Bir gün, Rüzgar Perisi, Parlak Yıldız’la tanışmış ve ona aşık olmuş.”
Cem, bu yeni hikayeyi arkadaşlarına anlatmak için sabırsızlanmış. Ertesi gün, arkadaşlarına Rüzgar Perisi ve Parlak Yıldız’ın hikayesini anlatmış. Çocuklar bu hikayeye bayılmış ve birlikte yeni oyunlar oynamaya başlamışlar.
Cem, artık gökyüzündeki her sesi dikkatle dinler ve onlardan yeni hikayeler uydururmuş. Her hikaye, onun ve arkadaşlarının dünyasını biraz daha büyülü hale getirirmiş. Gökyüzü, artık Cem için sadece yıldızlarla dolu bir yer değil, aynı zamanda sonsuz hikayelerin kaynağıymış.
Günler ve geceler birbirini kovalamış, Cem’in hikayeleri köyde bir efsane haline gelmiş. Herkes, Cem’in anlattığı masallarla büyülenmiş. Cem, gökyüzünü dinlemeyi hiç bırakmamış ve her gece yeni bir hikaye keşfetmiş. Gökyüzü, Cem ve arkadaşları için hep bir ilham kaynağı olmuş ve böylece, Cem’in masalları nesilden nesile aktarılmış. Herkes Cem’in hikayelerini dinlerken hayal gücünün gücünü ve gökyüzünün büyüsünü keşfetmiş.
Ve böylece, Gökyüzünü Dinleyen Çocuk Masalı sonsuz bir hikaye kaynağı olmuş, köydeki herkes gökyüzüne farklı bir gözle bakmayı öğrenmiş. Gökyüzü, onlara hep yeni umutlar ve hayaller sunmuş.
Gökyüzünü Dinleyen Çocuk Masalına benzeyen “Uyku Masalları” okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.